29.03.2016- Salı
Bir hafta aradan sonra yazabilecek güçte hisediyorum kendimi...Öyle çok kötü şeyler olmadı..Beklenen bazı inişler ve çıkışlar.... 23 Martta 1 hafta aradan sonra 3. kemoterapiyi alabilmiştim. Kemodan sonra yine iyi idare ettim. Hergün radyoterapimi aldım, oradaki doktorlarıma, çalışan sevgili çocuklara ve o muhteşem makinalara seslendim...Hadi dedim sizi seviyorum... Bazen aletlerle konuştum, bazen radyoterapi sırasında kendi kendime olumlamalar yaptım..." Yemek borum çok iyi..", "Akciğerim tertemiz", "sırtım çok iyi", "kanserli bölge küçülüyor" ve benzerleri...
Kemoterapiden sonraki 4 ve 5 gün..... uyku hastalığına yakalanmış gibiyim. Adnan telaşlanıp sevgili kemoterapi başhemşiremize ulaşıyor, o da hocamıza...Sonuçta olağan olduğunu öğreniyor Adnan, rahatlıyor ve beni uyandırma çabasından vazgeçiyor...
Bugün , 29 mart 2016, evden çıkarken bir an önce radyoterapi bitsin de eve dönelim telaşındayım, sanki olabilecekleri hissetmiş gibi...
Radyoterapiye başlarken beni uyarıyorlar. "biraz uzayabilir, hocamız görüntülere bakacak".. Oh diyorum küçüldü bilgisi alabilirim belki de...Mutlu mutlu uzanıyorum, bekliyorum sessizce alet beni sarmalasın, sesini yükseltsin, atışını yapsın, savaşıma destek versin...Diyorumki, yangına kocaman hortumlarla su at alet, atki bir kerede sönsün bu yangın....
Bu kez Kemalpaşa da, daha ben lkokul 4 te iken komşularımızın birnin evinde çıkan yangın gözümün önünde..Ahşap bir ev, bizim evin çapraz karşısında...alevleri görmüyoruz, siyah kocaman bir duman, sanırım sonbahar... hava biraz serin....akşam yemeği vakti...Bağrış çağrış sesler... hepimiz kapının önündeyiz...Yangın çıkan evde anne ve yetişkin kızları yaşıyor... Bir şekilde evden çıkarılmış büyük duvar saati bizim eve geliyor... İtfaiye geliyor... İnsanlar ağlaşıyorlar..Kimseye birşey olmuyor...Çok şükür az bir zararla, elektrik kontağından çıkan yangın kontrol altında....Diğer komşulara dağıtılan eşyalarla birlikte bizdeki çalar saat uygun bir zamanda iade edliyor....
Bizim ev de ahşap... Ana yolun üzerinde giriş kapısı.. Tavan çok yüksek.. Sokak kapısından direkt salona giriyorsun...sağda bir oda..Oda kapısı yüksek ve iki kanatlı.... Odanın yanında yukarıya çıkan ahşap merdivenler var...Yanlış hatırlamıyorsam mutfağa çıkılıyor.... Sol tarafta iki oda... Kapılar yüksek ve çift kanatlı... evin heryeri ahşap..yerler, tavanlar, merdivenler, dolaplar...
Annem komşuda çıkan yangından sonra evden taşınmak istiyor. korkuyor, bir yangın çıkarsa ne yaparız diye...
Radyoterapi bitiminde doktorum hiç te hoş olmayan bir bilgi veriyor.
Akciğerde su biriktiğini, alınması gerektiğini .....
Ultrason eşliğinde sevgili doktor bakıyor, evet diyor su birikmiş... Radyoterapi hocası ile konuşuyor. Biriken su bana henüz rahatsızlık vermiyor ancak radyoterapinin etkisini azaltabilir o nedenle mutlaka alınmalı.....
Yoğunlar, beni araya sıkıştırıyorlar... Bekliyorum müsait olmalarını...ama çok korkuyorum...ciğerime girecekler yine...
Ah ciğerim ah...sen bana neler çektiryorsun, senin yüzünden ben de sana neler çektiriyorum... elim ayağım titriyor, boğazım kuruyor...korkuyorum..
Beni alıyorlar içeri..Doktor güzel genç bir adam...elleri şifalı, yüzü güleç, kibar, işini çok iyi biliyor...Uyuşturucu iğne yapıyor sanırken işlemi başlatıyor...Seviniyorum...
teşekkürler ediyorum...
Doktora yardım eden sevgili hemşireler ne tatlılar, rahatlamam için ellerinde geleni yapıyorlar....konuşuyoruz, bale, resim, ODTÜ, çalışma hayatı, hastalıklar, arada teşekkür ediyorum yine..
.İşlem bitiyor...yine teşekkür ediyorum...
Acaba diyorum yangını söndürmek için kalın bir hortumla sıkılan sudan kalan mı bu?
Öğreniyorum ki, radyoterapinin yan etkisi olabiliyor bu şekilde, yine olabilir ama bu kez olabileceklere hazırlıklıyım...
30.03.2016-Çarşamba

Sabah 8.15 hastahanedeyiz. Kemoya ve radyoterapiye hazırım...Bakalım kan değerlerim de hazır mı?
Kan alınıyor, bekliyorum....
Sonuçlar iyi... Dördücü kemomu alıyorum... Üzerine 22.radyoterapiyi.... Şimdi evdeyim, dinleniyorum...
Bu arada çalar, büyük duvar saatlerini çok severim..
İzmirdeki evimde büyük bir tane, Ankarada daha küçüğü var...
Belirli aralıklarla çalıyorlar... zamanı hatırlatıyorlar...Daha akşam olmasına çok var...Daha neler yapılır neler....