Ben Çocukken Her Şey Çok Farklı İdi...
Bizim sokak kapımız sabah erken saatlerde açılırdı ve akşam uyku saatlerinde kapatılırdı. Sokaklarımız güvenliydi. Herkes birbirini tanırdı. Yandaki komşu teyzemiz, amcamızdı.
Şimdi büyük, kalabalık kentlerde yaşıyoruz. Apartmanlarda insanlar birbirini tanımıyor hatta karşılaştıklarında merhaba bile demiyorlar. Çalışan anneler olarak, çocuklarımıza ve yaşlılarımıza “aman dikkat, kapı gözetleme deliğinden gördüğün kişiyi tanımıyorsan sakın kapıyı açma” diye tembihliyoruz.
Ben ve kardeşlerim okuldan geldiğimizde, önce derslerimizi yapardık ve sonra sokakta oynardık. Annemiz ara sıra bize seslenirdi. İyi olduğumuzdan emin olması için bizim cevap vermemiz yeterliydi. Şimdiyse, çocuklar sokakta oynayacak yer bulursa mutlaka onunla birlikte olmalıyız, eğer yakında bir park varsa, kaydırak kayıp, bir iki koşacaksa, bir köşede gözümüzü onlardan ayırmamalıyız.
Ben çocukken biz saklambaç oynardık, ip atlardık, mahalleler arası koşu yarışı yapardık, evcilik veya çelik çomak oynardık, gazoz kapağı, kibrit kutusu kapağı ve sakızlardan çıkan artist resimlerini biriktirir, bilye oynardık. Şimdi çocuklar bilgisayar oyunları ile vakit geçiriyorlar, evde bilgisayar yoksa internet kafedeler, mahallelerde arkadaşları ile oynayacakları yerleri yok, bizim oyunlarımızın isimlerini bile bilmiyorlar.
Annemiz bize kitap okurdu henüz biz okula gitmezken. Osmanlı tarihine meraklı idi. Şehir kütüphanesinden üyelik ile alınmış kitap öğlen saatlerinde arkası yarın gibi okunurdu. Biz çocukken Genç Osman’ı, Barbaros Hayrettin Paşayı, Hürrem Sultanı öğrenmiştik. Şimdi çocuklar dizilerden öğreniyorlar galiba...
Biz kitap okurduk. Ben lise dönemine geldiğimde birçok Türk ve yabancı yazarın kitabını okumuş, bitirmiş, hayal gücümü, dünya gözümü geliştirmenin yolunu öğrenmiştim.
Ben çocukken ödevlerimiz için kütüphaneye giderdik. El yazısı ile yazardık, tüm özenimizi ödevlerimize yansıtırdık. Şimdi internet var, her türlü bilgiye ulaşmak mümkün hatta hazır ödevler bile var. Araştırmaya ve okumaya gerek yok. Başlık tutuyorsa bir de yazdırdın mı tamamdır. Çocuklarımız kitap okuyor mu? Yoksa sosyal paylaşım sitelerinde mi dolaşıyorlar? Tabii ki bu sitelerden de öğrenilecek şeyler olabileceğini biliyorum. Ama birde kitap okusalar iyi olmaz mı?
Ben çocukken yaz tatillerinde anneannemin bağına giderdim. Nasıl severdim orasını. Üzümler nasıl salınır dallarında, ağaçlardaki meyveler nasıl renk değiştirir yavaş yavaş. Su çarkı döner, oluk gibi akan su ile sularsın domatesleri, biberleri, nasıl güzel kokar naneler, maydanozlar. Şimdi yaz tatillerinde şanslı çocuklar anneleri babaları veya dedeleri nineleri ile yazlıklara gidiyorlar. Eğer yazlık bahçesinde yer varsa ve çimen yapılmadı ise, dalında gül, domates, biber görebiliyorlar. Güzel tarafı da bol bol yüzebiliyorlar. Ya şanssız çocuklar?
Biz hep evde annemizin yaptığı yemekleri yerdik. Öğlen okul bitti mi, doğru eve, öğle yemeğine. Ne ben ne de kardeşlerim hiç kilo problemi yaşamadık. Şimdi hamburger var. Alternatif çok, okuldan çıktılar mı hemen yakındaki bir hamburgerciye uğruyor çocuklar. Aslına bakarsanız lezzetli de. Ben bile haftada bir gün yiyorum.
Ben çocukken sağlıklı beslenme diye bir söylemi hiç hatırlamıyorum. Zaten yediklerimiz içtiklerimiz doğaldı, sağlıklıydı. Şimdi daha küçücükken öğrenmeliler bu söylemi.
Ben çocukken dünya çok büyüktü. Okulda öğrendiklerimizden sonra diğer ülkelerde insanlar niye farklı lisanlarda konuşurlar, nasıl anlaşırlar, neler yaparlar, neleri severler diye merak ederdim. Artık dünya çok küçük. Sağ olsun, televizyon, internet, kurslar, dershaneler. Başka lisanları öğrenmek ne kadar kolay artık. Dünya ile anlaşmak ne kadar kolay. Her şeyi takip etmek mümkün. Çocuklar donanımlı olmak için her türlü imkâna sahipler. Şanslılar bence….
İş yine biz büyüklere düşmüyor mu? Sağlık, eğitim, öğrenim politikalarımızı belirlerken çocuklarımız ve gelecek nesilleri düşünmek zorunda değil miyiz?
Ben çocukken mi güzeldi yoksa şimdi mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder