01.03.2016-Salı
Bu sabah saat 4.45…ne
işin var kızım, yat….
Olmadı…. Saat 5 gibi kalktım. Koridor boyunca yürüyüp sokak
kapısına yakın yanan lambayı kapadım,açtım…. Sonra geri, sonra tekrar…
Yıllar önce anneannem
için yazdığım ufak bir hikaye vardı. Onu bulmalıyım… Kağıtları karıştırıyorum, kutulara
, dosyalara bakıyorum…acaba benzerini yine yazabilir miyim?
Aslında ne çok kağıda
dökülecek konularımız var hayatımızda…Sevinçlerimiz, heyecanlarımız,
beklentilerimiz, üzüntülerimiz ve acılarımız….
Dürüst olmak gerekirse,
bir şeyi paylaşırken yalnızca
başkalarınca da doğru karşılanacak noktaları anlatma ihtiyacımız, görünmeyen tarafı yine kendimize saklamamız
mıdır acaba bizi bu kadar kapalı, kendi içinde yaşayan, dönen, çözen, çözemeyen,
öylece kabul eden hale getiren….
Neyse… Boşver şimdi….En
azından hep ne düşündüğümü söylemenin yolunu
bulmadım mı?
Gelelim
DURUMa….
Durum iyi, moralim
yüksek…. bekleme dönemindeyim….haber bekliyorum doktorlardan gel seni kemolayalım diye…..
Şimdi vücudumu ne yüksek
tutar ne tutmaz en önemli konu bu….
Neler yiyorum neler….
Kırmızılara bayılıyorum….Yeşillere hayranım, kefir de ne güzelmiş…

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder