24 Ekim 2013 Perşembe

Fas-Marrakech - Mayıs 2012

Marrakech Gezisi



12.05.2010 Marrakech’e gitmek üzere yollardayız. Trenden 1.sınıf bilet aldık. 3.5 saatlik bir yol,sıcak, rahat edelim dedik. Birinci sınıf ile ikinci sınıf arasındaki farkı belirleyecek tek kriterimiz havalandırma……..Ama maalesef, klima çalışmıyor.


6 kişilik konpartımanda 5 kişiyiz… Kompartımanda ben ve eşimden başka 3 Faslı hanım var. Biri 55-60 yaşlarında, “jelliba” denilen uzun geleneksel giysi var üzerinde. Elinde küçük bir kuran, okuyor… İkinci hanım 40 yaşları civarında, beyaz tenli, siyah saçlı. Daha sonra Fransızca öğretmeni olduğunu öğreniyorum. Ve en genç olanı 25-30 yaş arası. Sürekli telefon ile meşgul.. Birbirini tanımadıkları belli… Kısa süre içinde kaynaşıyorlar ve 3.5 saatlik yol boyunca birbirine karışan, arapça sesler….

Mohamedia, Casablanca.. Kalkış noktamızdan yaklaşık 1.5 saat kadar sonra doğa değişiyor. Yeşilin azaldığı, sanki  kaktüslerin orman gibi öbek öbek bir arada olduğu geniş boş alanlar….. Ara sıra görünen köyler,  hayat yok gibi.. renksiz, çatısız birkaç ev ve bir minare...- bu arada Fas’ta minareler dikdörtgen, bizdeki gibi yuvarlak değil-  Marakesh’e yaklaştıkca hava ısınıyor…Nefes alırken bunu fark edebiliyoruz. Bir de bitki örtüsü yeniden değişiyor, ekili alanlar sıklaşıyor. Tarlalar birbirinden kaktüsler ile ayrılmış. Bunlar dikilmiş, belli. Düzgün çitler gibi sıralılar. 
İnternette kaktüs yağı, kaktüs çayı konusunda az bir bilgiye ulaştım ama   kaktüsten radyasyondan koruyucu özelliği dışında nasıl faydalanıldığı hakkında tam bir bilgiye ulaşamadım. 



Tren sıcak, dışarısı belli ki trenden sıcak.. Ve nihayet Marakesh. Trenden aşağıya adımımızı attığımız anda karşılaştığımız iki şey….korkunç bir sıcak, terlemeye bile mecalimiz yok… Ve  kiremit pembesi bir kent… Farklı bir renkte tek bir duvar bile görmek mümkün değil. Taksi rengi ise açık bej. Bu iki renk, insana zaman zaman farklı hisler yaşatıyor. Çok hoş görünebiliyor yada içine sıkıntı verebiliyor…
Garın önünde bir sürü insan taksi taksi diye bağrışıyor. Ne Casablanca’da ne de Rabat’ta karşılaşmadığımız bir manzara. Taksimetre açmıyorlar. Çok kısa mesafeler için bile yüksek fiyatlardan başlıyorlar.  Her şey gibi taksi ücreti de pazarlığa açık..  Taksi şoförünün söylediğine göre gar ile ,eski  Marakesh’in merkezi sayılabilecek Jemaal El Fna meydanına yakın bir mesafede olan otelimiz arası 6 km. Ve el sıkışılan  taksi ücreti 40 dirhem. Meydan’a taksi girmiyor.
Öğleden sonra ve ortalık kalabalık.. Otel, meydana açılan dar, incecik sokaklardan birinin sonunda. Sokakta ürküyor insan..  Otel belli ki bir zamanlar evmiş. Çok güzel, tipik fas ev özelliklerinde.. Ortada bir alan- havuz yapmışlar- bu alana açılan oymalı kapılar, üst kata çıkan iki yönlü merdivenler, oymalı demirli pencereler, bakımlı ve klimalı odalar.. Çok sevimli, güzel,temiz, fiyatı iyi 2 kişilik oda, kahvaltı ve vergi dahil EUR 55._


Bir yorgunluk kahvesinden sonra üstümüzü değiştiriyoruz ve soluğu meydanda alıyoruz. Saat akşam üzeri 18.00 civarı. Meydan kalabalık, her dakika kalabalık artıyor. Meydanın ortasında seyyar tezgahlar, et, tavuk, şiş, balık, kalamar, çorba, ekmek arası yumurta -bana ilginç geldi. Kaynamış yumurta soyuluyor ezerek ekmeğin arasına konuyor. Müşterisi çok…- bir tarafta da sıra sıra salyangozcular.. Ortalıkta karışık yemek kokuları, dumanlar, ve müthiş sıcak…

Aman dikkat, balık kalamar kızartılırken ayni yağ defalarca kullanıldığından ağır ve kötü olabiliyor.
Meydanın etrafında cafeler ve  ”Tajin” denilen özel Fas yemeği ve alternatif yemekler sunan restoranlar…
"Fas Marakesh"
Meydanın ortasında yılan oynatanlar, yerel giysiler giymiş, ellerindeki tefleri çalan adamlar, takla atan, hoplayıp zıplayan delikanlılar, uzun sopaların ucundaki halkaları coco cola şişelerine geçirmeye çalışan kalabalık, evde yaptığı hamur işi ve tatlıları satan peçeli kadınlar, fal bakanlar, dövme yapanlar,  yol göstericiler – bir adresi veya yeri aradığınızı fark eden delikanlılar sizi gideceğiniz yere  götürüyorlar tabii ufak bir harçlık karşılığı- hepsi ekmek parası peşinde.. Etraflarında turistler ve yerli halk…


Kalabalık saatler ilerledikçe hızla artıyor. Sanki tüm Marakesh orada, tüm İspanya oraya akmış, Amerikalılar, İtalyanlar ve bizim gibi bazı Türkler….. İzmir kemeraltı çarşısı cumartesi günü öğle saatlerinde çok kalabalık olur , o kalabalığım en az üç katı yoğunlukta insan var meydanda.. Herkes birbirine değiyor…. O kadar insandan çıkan konuşma sesleri ve muhtelif müzikler…
Su çok pahalı. Kim ne tutturursa o fiyattan satıyor. Bakkallarda 5 litrelik su on dirhem. Marakesh meydandan en ufak şişeyi  7 Dirheme alıyorsun. Portakal suyu satan su da satıyor. Bir bardak portakal suyu ise 4 dirhem.. Ayni bizim turistik bölgelerimizde insanın bu kadar da olur mu dediği su parası gibi… Zihniyet nasıl da benzer…
Dinlenmek için bir teras cafeye oturuyoruz. Meydana biraz da yukarıdan bakalım. İk kahve, içiyoruz. Hesap normal kahve fiyatının iki katından fazla. Neden pahalı dediğimiz zaman hesap normal fiyata dönüveriyor…
Hava hala çok sıcak.. Sabah ayni sıcakla uyanılıyor. Güzel bir kahvaltı ve Müze gezisi…

İlk önce Marakesh teki hayatı temsilen düzenlenmiş, küçük bir müzeyi geziyoruz. Pazarlığa açık. Kişi başına 40 dirhem istiyorlar, biz iki kişi o fiyata geziyoruz. Ayni kaldığımız otel mimarisinde.. Ortaya açılan oymalı kapılar ve odalarda el işi kadın ve erkek giysileri, özel dokumalar, el işi örtüler, koltuklar, ev eşyaları…
"Fas Marakesh"
"Fas Marakesh müze""Fas Marakesh Medrese"
Marakesh müzesi ve  Youssef medresesi.. İkisi için tek bilet satılıyor. Kişi başı 60 dirhem… Pazarlık yok burada. İçeride tarih var, duvarlardaki, tavanlardaki,  ahşap kapı, merdiven, ve trabzanlardaki  işlemelere , muhteşem orijinal resimlere,takılara hayran olmamak elde değil.



Marakesh’e gidecek olanlar; mutlaka görün diyeceğim bir yer…
Daha sonra “Palais De Bahia” denilen saray gibi büyük bir evi dolaşıyoruz. 10 dirhem kişi başı. Burada da büyük bahçeler, ağaçlar ,bina içinde oymalar, süsler, mozaikler, birbirine geçen odalardaki tavan pencereleri görülürse iyi olur. Ama şart değil bence…
Meydana açılan bir sürü sokak, ve daracık sokaklarda yan yana dizilmiş dükkanlar. Hepsi bir şey satma derdinde.  Müzelere yakın dükkanlarda daha"Fas Marakesh" kaliteli ancak daha pahalı ürünleri bulmak mümkün. Buralarda  orijinal yağlı boya tabloların ve hakiki berberi işi gümüş takıların, satıldığı dükkanlar çoğunlukta.
Yabancı olduğun için başlıyorlar sormaya. İspanyol, İtalyan, Arjantin, Yunanlı en son akıllarına Türk geliyor.
"Fas marakesh Argan "Argan yağı satmaya çalışan bir satıcıya eşimin  ” bu bitki her herde yetişir mi?” sorusuna aldığı cevap  ”tabii her yerde yetişir” oluyor. -sanırım argan yağı ile birlikte çekirdeklerinden de satmayı amaçlıyordu-  Argan bitkisi yalnızca Fas’ın güney batısında yetişiyor. Bu arada satıcı ısrarlı, “memleket neresi ? sorusuna aldığı  ” Alaska” cevabına ” işte orada olmaz” diyor.

Argan satanlardan, yemeklik ve kozmetik için olmak üzere iki cins Argan yağı çıkarıldığını, koyu renkli olanların yemek amaçlı, daha sarı renkte -limon yağ karışımı bir renk- olanların kozmetik amaçlı olduğunu öğreniyoruz. Argan yağı yanında, Argandan yapılmış doğal sabunlar, saç şampuanları, yüz kremleri ve hatta  50 faktörlü güneş koruyucu kremleri bile satışta..
"Fas Marakesh Argan"Daha önceki yazımda- İLK İZLENİMLERİM -Fas’ta hiç kel adama rastlamadığımı yazmıştım. Birkaç tane gördüm ama sayıları az. Şimdilerde Türkiye’de ” cilt ve saç için Faslı kadınların mucizesi” olarak anons edilen Argan yağı, Fas’ta uzun yıllardır tüketildiği için beklide Fas’ta kel adam yok.. Bilemiyorum tabii…
Daha birkaç müze, saray ve bahçe varmış görülebilecek. Ancak sıcak ve yorgunluk bizi gezmeyi bırakmaya zorluyor.
"Fas Marakesh"Eski Marakesh’ten çıkıp yeni Marakesh’e gidiyoruz. Renk ayni, her yer yine kiremit pembesi.. Ortalık daha sakin,  giysiler daha modern, şortlu ve parmak aralı terlikli  delikanlılar, kısacık etekli kızlar.. McDonald’s ta karnımızı doyuruyoruz.  McDonald’s ın olduğu plazada bildiğimiz giysi markalarının mağazaları var. Mango, Stradivarius, Zara va daha bir çoğu.. Evler, apartmanlar daha şık görünüşlü, yollar geniş, park alanları çok.. Sıcak ayni sıcak.
Güzel, Marakesh’i sevdim. Ancak  Marakesh’i bir kez gördükten sonra  o kadar uzun bir yolculuğa ve sıcağa bir kez daha katlanamam sanırım. Belki daha uygun bir mevsimde…
Rabat ve Casablanca hakkındaki izlenimlerimi de paylaşacağım.
İlginizi çeker ise takip etmeniz rica….


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder